1935 Kapanışı ile ilgili Doktora tezi…
Tarihçiler yüzyıllar boyunca, Masonluğu bilmediklerinden, Mason yanlısı olarak damgalanmaktan korktuklarından, polemiklere alet olmak istemediklerinden veya Mason arşivlerine ulaşma zorluğundan, Masonluk yokmuş gibi tarih yazdılar. Oysa, Aydınlanma’nm yayılmasından, Fransız İhtilâlinden, Avrupa ve Güney Amerika özgürlük savaşlarından, ABD’nin kuruluşuna, demokrasi ve laiklik düşüncelerinin gelişmesine, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kaleme alınmasına kadar birçok felsefi ve siyasi olaya Masonlar öncülük etmiştir. Mason olmayan tarihçiler
Masonluk tarihinin bir getto dâhilinde saklandığını söylemekte aslında haklıydılar.
İnternet Locası kurucularından Gary L. Dryfoos’un bu konuda söylediklerini aktarmak istiyorum:
“25 yıl önce Massachusetts Büyük Locası kütüphanesinde masonik tarihi araştırdığımda az sayıda masonik tarih yazarları vardı ve bunların da çoğunun akademik tarihçilik yanları çok zayıftı. Bol bol eski Mısırlılar, Comacines ’ler gibi konular işlenirdi. Bunlar ancak Anderson ’un Nuh Peygamber ve Kral Athelsan masallarından bir gömlek iyiydi. Günümüz edebiyatında Tampliye Şövalyeleri çılgınlığı popüler heyecanın tarihsel delilleri nasıl kararttığının örneğidir.
Bullock ve Jacob (Margaret) gibi araştırmacılar bu sahaya çok gerekli olan akademik disiplini getirdiler. Getto ’nun duvarlarında gedikler açıldı ve Büyük Localar artık arşivlerini tarihçilere açıyorlar. ”
Tarih araştırmalarında bu eksiğin farkına varan Batılı üniversiteler, İngiltere’de Sheffield ve Hollanda’da Leyden Üniversiteleri’nin öncülüğünde Masonluk ve diğer Kardeşlik teşkilatlarının insanlığın politik, askeri ve sosyal tarihine etkisini araştırmak üzere özel kürsüler kurmaya başlamışlardır. Bu kürsülerde, Masonlukta intizam kurallarına takılmadan, tüm masonik ve paramasonik kuruluşların (Compagnonage, gayrı muntazam masonluklar, kadın kuruluşları, Woodmen, Gardners, Indians, OddFellows, Mechanics, v.s.) incelenmeye alınmış, bu konularda araştırmalar için doktora tezleri desteklenmiştir.
Ingiltere Birleşik Büyük Locası’nın katkıları ile Londra Üniversitesi bünyesinde Canonbury Masonic Research Center (CMRC) – Canonbury Masonik Araştırma Merkezi – 1998 yılında kurulmuş ve her yıl tüm dünya akademisyenlerine açık, konusu önceden belirlenmiş konferanslar tertip etmiştir. Şimdiye kadar tertip edilen konferansların konulan şöyledir: Hürmasonluğun modem Batı dünyasında sosyal etkisi – Hürmasonluk ve Aydınlanma – Hürmasonluğun edebiyat ve müziğe etkisi – Hürmasonluk ve din – Hürmasonluk ve inisiyatik gelenekler – Gnostik hareketler ve gizli gelenekler. Bu konferansların içeriği bir dizi kitap olarak yayınlanmaya başlanmıştır.
2007 yılında Frank Castiglione adında Italyan asıllı Kanada’h, Mason olmayan tarih öğrencisi, “Atatürk ile Hürmasonluğun ilkeleri fevkalâde örtüşüyor, buna rağmen, 1935 yılında Masonluk neden kapatıldı? ” konusunu doktora tezi olarak seçti. Bir şekilde beni buldu, Büyük Üstat’tan aldığım izinle ve Gülçin Hanım’ın yardımıyla arşivlerimizde bu araştırmaya yardımcı olabilecek malzeme aradık ve aşağıdaki iki ilginç dokümanı bulduk.
Atatürk’ün Türkiye Büyük Locası’nın Ankara binasının inşaat masraflarına katkıda bulunduğunu Fikret Çeltikçi 1 Mayıs 1965 Konvanı’nda belirtmişti. Bugün Kızılay’da GİMA’nın bulunduğu binanın yerinde, Atatürk’ün yardımlarıyla Türkiye Büyük Locası’nın ilk merkezi inşa edildi. Türk Masonluğu 1948’de uyandıktan ve 50’li yıllarda eski mülklerine kavuştuktan sonra, kıymet kazanan bu emlâk satılarak elde edilen parayla şimdiki bina inşa edildi. doğrulanması için, Konvan tersimatına geçen Fikret Çeltikçi’nin sözlerinden başka bir kaynağımız yoktu. Yeni bulduklarımız makbuz veya Kapanış döneminde Atatürk ile sonradan İnönü’nün Tahsisat’ı Mahsusa’dan Masonluğa küçük yardımlar yaptıklarını, Türkiye’de Masonluk Tarihi’nin birinci cildinde belirtmiştik. Yalnız, bu tezin benzeri resmi evrak olmamakla beraber, tezi doğrulayan mahiyette yardımcı delillerdir.
Grand Orient’ın yayını: La Chaîne d’Union.
Fransa Grand Orient’mın “La Chaîne 0 d’Union” (KardeşlikZinciri) adlı Ekim 1935 ile Kasım 1935 tarihli dergilerinde 1935 kapanışından önceki stresli dönemle ilgili yorumlarla Atatürk’ün Türk Masonluğunu himaye ettiğine dair çıkan yazılar. ( Çeviride Grand Orient ’in kısaltmaları aynen muhafaza edilmiştir.)
Ekim 1935
TÜRKİYE: A :. M .-. I1 bülteninde Türk KK [1] [2] tarafindan teyit edilen aşağıdaki haberi okuyoruz:
Harici basmda dolaşan haberin aksine, hükümet Türkiye G.-. O :. ına karşı hiçbir tedbir almadı. Bu cemiyet, geçmişte olduğu gibi, muntazam bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Dünyayı etkisine alan Mason aleyhtarı dalga Türkiye’yi de dışında bırakmadı, Türk KK.-. lerimize de şiddetle hücum edildi. Kökü dışarıda olan her türlü cemiyetin yasaklanmasına dair bir yasa teklifi Meclis’e sunuldu, ancak henüz oylanmadı. Yasa oylansa dahi, Türkiye G :. O :. ına uygulanamaz, yasayı teklif edenler de
boşuna zahmet etmiş olurlar. H :. M :. luğun[3] [4] merkezî bir dünya otoritesine tabi olduğuna dair inanç düşmanlarımızda saplantı olarak kalmıştır; «Les Superieurs Inconnus»’3, mitinin ömrü uzun!
Ancak, olaylar beklenilmeyen bir seyir izlemeye başladı. 15 Ekim tarihli Le Temps gazetesinde İstanbul’dan gelen şu telgrafı okuyoruz: «Alınması sıklıkla önerilen tedbir alınmıştır. Bu tedbire göre tüm masonik cemiyetler lağvedilecek ve mal ile mülkleri Devlet’e intikal ettirilecektir. İçişleri Bakanlığı Valilere yollanan tebliği ile, tüm masonik toplantıları yasaklamıştır.»
Diğer taraftan İstanbul muhabirimizden aşağıdaki haberi aldık:
Mason Locaları Türkiye’de Yasaklandı, Mal ve Mülklerine el Konuyor.
Olaylar ümitlerimizi boşa çıkardı. Mason aleyhtarı çember daralıyor. İtalya, Almanya ve Portekiz’den sonra, Türkiye de abartılı bir yabancı düşmanlığı ile Mason Localarını kapatıyor. Türk KK.-. lerimize bu çilenin kısa sürmesini ve tüm olumsuzluklara rağmen Masonik ideallerini ayakta tutarak, daha iyi günlerde yeniden çalışmaya başlamalarını temenni ederiz.
Kasım 1935
Bu yazıda Atatürk’le ilgili bilgilerin dışında, kısa bir Mason tarihi panoraması da çizilmiş. Aynen sunuyorum:
İstanbul’dan, Türkiye’de Hürmasonluğun Durumu başlıklı aşağıdaki haberi aldık.
Cemiyetin yıllık kongresi nedeniyle, ayrıca da mason aleyhtarlarının cemiyete karşı gayri millî duygularla çalıştığına dair yaptıkları eleştirilerin yankılanması olarak, son zamanlarda basında mason teşkilâtı hakkında sık sık haberler çıkmaktadır.
Konu aktüel haber niteliğini kazandığından, bu teşkilâtın bir yetkilisinden, Türkiye’de Masonluğun durumu hakkında aldığımız açıklamaları açıklamayı uygun gördük.
Her şeyden önce Türk Masonluğuna karşı yapılan eleştirilerin temelden yoksun olduklarını ifade etmeliyiz. Gerçekten, Atatürk’ün Masonluğa karşı olduğu iddiası hiç de doğru değildir. Aksine, Türkiye Cumhuriyeti’nin kumcusu, değişik vesilelerle masonluğun asil idealine sempati beslediğini söylemiştir. Aynca, O’nun onayı ile, hükümet Ankara’daki Mason Locası binasının inşaat masraflarına önemli katkılarda bulunmuştur.
Eğer 1935’de hükümet masonlardan çalışmalarını durdurmalarını istemişse de, hiçbir zaman kapatmaktan söz edilmemiştir. Bu arzunun nedeni de tamamen siyasi idi.
Merkezi Avrupa iki diktatörün kaprislerine boyun eğerek, ideal ve ilkeleri yalnızca demokrasi ortamında gerçekleştirilebilecek olan masonluğun karşısına, tavizsiz katı bir düşman olarak çıkıyordu. Bu nedenle Türk devlet adamları, herhangi bir yönde ideolojik görüş ifade etmeden, zaten kaygı verici şekle gelmiş siyasî olayların gelişmesini basiretle beklemeyi tercih etmişlerdir.
Masonluğun düşmanlan genelde
masonluğun ne olduğunu bilmezler. Masonların dine karşı olduklarını, devrimci fikirler beslediklerini, ya da komünizme sempati duyduklannı söylerler. Bunlan söylerken de çelişkileri görmezden gelirler. Oysa, Masonluk Nizamına [1] kabul edilebilmek için, her şeyden önce «inanç» sahibi olmak, bir «Ulu Varlığın» varlığına inanmak gerekir; bu Ulu Varlığa da her birey, fark gözetmeksizin, kendi inanç ve dinine göre Tanrı, Allah, ya da Jehova diyebilir. Masonluk üyelerinden namus, doğruluk, sadakat, vatan sevgisi, aile sevgisi, jnsan sevgisi bekler. Masonluk nizamı yalnızca temiz ve lekesiz adayları kabul eder. Sonuçta, Masonluk nizamı, ırk, sınıf, rütbe ve inanç farkı gözetmeksizin, Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik ilkelerini uygular.
îşte, Masonluk felsefesi budur. Bir de tarihe bakalım:
1789’da İnsan Haklarını ilân eden Masonlardır.
Demokrasinin yuvasını Masonlar kurmuştur.
Diğer taraftan, Faşist, Nazi ve Komünist dikta rejimleri, İtalya’da, Almanya’da ve Rusya’da Masonluğa zulmetmiş olanlardır.
İnsanlığa en fazla hizmet etmiş kişiler, bilim adamları, Aydınlanma’nın ve Adalet’in öncüleri – bunların arasında büyük yazarlar, büyük bestekârlar, krallar, imparatorlar, devlet başkanlan, hattâ din adamlarını sayabiliriz – çoğunlukla masonlar olmuştur isimlerini mi istiyorsunuz? Hepsini saymak sayfalan doldurur.
Bilmeyenlere söyleyelim: Yüzyıllar boyunca Masonluk Avrupa’da bilim ve sanatların gelişmesine hizmet etmiş, Köln ve Reims Katedrallerini inşa etmiş, insanlan fanatizm ve bâtıl itikatlardan kurtararak onlara özgürlüğü getirmiştir. Masonluk Türkiye’ye geçen yüzyılın başlarında girmiş olmakla beraber, ancak Meşrutiyet’in 1908’de ilânından sonra millî bir müessese olarak kurulmuştur. O tarihten itibaren, Masonluk Türkiye’de, hiçbir politik partiyle bağlantısı olmadan, var gücüyle ahlâki ve kültürel yükselişe hizmet etmiştir, ve düşmanlarının kötü niyetli imâlarına önem vermeden bu yolda faaliyetine itidal ve sebatla devam edecektir.
[1] Ordre
Türk Yükseltme Cemiyeti[1] adı altında çalışan Mason Locaları lağvedilecek; tüm mal ve mülkleri devlete intikal ettirilecektir.
“İçişleri Bakanlığı, tüm vilâyetlere tebliğ ettiği bir sirküler mektupla, valilerin Locaları ve masonik eğilimli toplantıları yasaklamaları isteniyor.”
[1] Metinde Türkçe
1-Association Maçonnique Internationale
[2] KK.-.: Grand Orient’ın kısaltmaları sisteminde “Kardeşler”. Bizde bugün, “K. ler”
[3] Hürmasonluğun
[4] Gizli Yöneticiler