İskoç Kralı Robert Bruce’un Yüreği ve Tampliye Şövalyeleri
(C. Bruce Hanter ve Andrew C. Ferguson – The Square,Aralık 1999)
Çeviri: Çelil LAYİKTEZ
İskoçya Kralı Robert Bruce, 1329 yılında ölüm döşeğinde yatarken, yanındakilerden son bir istekte bulundu. İskoç topraklarını İngilizlere karşı korurken, en güç zamanlarında bir adak adamıştı. Ömrü yeni bir Haçlı Seferine yetmeyeceğine göre, öldükten sonra kalbini çıkarmalarını ve Araplarla savaşmak üzere beraberlerinde Filistin’e götürmelerini istedi.
Bu olay tarihsel kanıtlarıyla bilinmekle beraber hayret uyandırıcıdır. Bruce’un İngilizlere karşı verdiği özgürlük savaşında, İngiliz orduları halâ ülkenin sınırlarında tehdit oluştururken, neden Araplarla savaşmak üzere adak adamıştı?
Eski bir ittifak
Bu sorunun cevabı, İngilizlere karşı olan savaşında Bruce’un Tampliye Şövalyeleri ile yapmış olduğu ittifakta yatmaktadır. Tampliyeler Haçlı Seferleri boyunca Araplara karşı savaşmışlardı. Masonlar ve tarihçiler yüz yıllar boyunca Bruce ile Tampliyeler arasındaki bu ilişkiyi çözememişlerdir.
Bruce’un neden Tampliye Şövalyelerinin yardımına ihtiyacı olduğu bellidir. İngilizlere karşı süren savaş İskoçlar için iyi seyretmiyordu. Kilise içinde rakibini öldürdüğünden afaroz edilmişti ve ordusu eğitim ve teçhizat açısından yetersizdi.
Şansın değişmesi
Hikâyeye göre, Tampliyeler silâh ve asker yardımıyla Bruce’u kurtarmışlardır. Yazılı bir antlaşma bulunmamıştır, tarihçilerin sevdikleri kesin kanıtlar yoktur, ancak, zamanlama fevkalâde uygundur. Antlaşmayı yapmış olması gerektiği tarihten itibaren, Bruce’un politik ve askerî durumu düzelmiştir. Askerî taktikleri de, Arapların Kutsal Topraklarda Haçlılara karşı uyguladıkları taktiğin aynı olmuştur. Bu taktikleri, Avrupa’da, yalnızca Araplara karşı fiilen savaşmış Tampliye Şövalyeleri biliyorlardı.
Afaroz edilmiş Bruce’u desteklemek Tampliyelere hiç bir şey kaybettirmezdi. Kilise onları da afaroz etmişti. İskoçların tarafını tutmaları için bir engelleri yoktu.
Peki, bu ittifakla ne kazanacaklardı? Bu sorunun cevabı Bruce’un ölüm döşeğindeki isteğinde bulunmaktadır.
Takibata uğramalarından önce, Tampliyeler bir yeni Haçlı Seferi başlatmak üzere temaslarda bulunuyorlardı. Ancak, aniden tutuklandılar, yargılandılar, örgütleri kapatıldı, varlıklarına el konuldu. Bu mağrur tarikat için bu çok büyük bir şok olmuştu. Iskoçyalılarla yaptıkları bu ittifakın kendilerini temize çıkartmak için olduğu kuvvetle muhtemeldir. İskoç Kralı krallığını sağlamlaştırdıktan sonra, kendisine yardım edenlere yardım edecekti.
Tampliyeler tarikatlarına eski şerefli şeklini yeniden kazanmalarına alet olabilecek bir kralın yardımına hayır demezlerdi, kaldı ki, iki yüz yıldır yaptıkları gibi, Kutsal Topraklarda savaşlarını yeniden başlatmak istiyorlardı.
Yeni bir Haçlı Seferi
Bruce Tampliyelerle bir anlaşmaya varmış ise, karşılığında tarikatlarını eski saygın pozisyonuna avdet ettirmeye yardımcı olmayı vaad etmiştir. Bunun da en mantıklı yolu yeni bir Haçlı Seferini başlatmak olurdu.
Bruce savaşını kazandıktan ve Tampliyeler resmen İskoçya’da kaybolduktan sonra, bu ülke, deniz aşırı bir sefer başlatma çabasında bulunmuştur. Bannockburn savaşından altı yıl sonra, 1320’de, İskoç asilzadeleri ve kilisesi Pa- pa’ya, Arbroath beyannamesi diye bilinen, bir açık mektup yolladılar.
Bu beyannamede, Roma ile ilişkilerin düzeltilmesi talebinin dışında, Papa’nın, II. Edward’in İs- koçları razı edebilirse bir Haçh Seferine çıkmak arzusunda olduğuna dair, zamanın İngiliz propagandasına inanmaması isteniyordu. Oysa,”… İngilizlerin Kralı biz- lerle barış içinde yaşamaya karar verdiği takdirde, bizler Kralımızla birlikte ve büyük bir arzu ile Kutsal Topraklara sefere çıkmayı arzu ediyoruz. Hangimizin doğru söylediğini Allah bilir.”
Bu girişim meyva vermemiştir. Ancak, dokuz yıl sonra, son dakikalarını yaşayan Bruce, hala aynı emelin peşindeydi. Vasiyetnamesinde dinsel tarikatlara büyük servetler bıraktı. En yakın silâh arkadaşlarına Haçlı Seferine çıkmayı arzuladığını söylemişti. Ölümünden sonra, Kral Arthur efsanesine lâyık bir tarzda, Lord James Douglas, başlarında bir Tampliye Grand Prior’unun olduğu bilinen küçük bir şövalye topluluğu ile, krallarının son arzusunu yerine getirmek üzere yola çıktılar.
Bruce’un kalbi hiç bir zaman Kudüs’e varamadı. Şövalye birliği Endülüs Araplarma karşı “kutsal
savaş” vermekte olan Kastilyah XI. Alfonso’ya yardım etmek üzere Ispanya’da kaldı, savaşta biri hariç, bütün şövalyeler hayatlarını kaybettiler, tek sağ kalan şövalye de kralın kalbini memleketine geri götürdü ve kalp Meirose Manastırında gömüldü.
Bruce’un verilmiş eski bir sözü yerine getirmekte olan azmi, yıllar önce vuku bulan olayların önemini vurgulamaktadır. Bu olayların ayrıntılı kayıtları kayıptır. Belki de günün politik ve dinsel entrikalarına kurban gitmişlerdir.
Her şeye rağmen, son arzusunun şeklinden, Bruce’un Krallığını yeniden kazanmasına yardımcı olan Tampliye Şövalyelerine verilmiş sözü yerine getirmekte var olan ısrarı sergilenmektedir. Bir Masonik yoruma göre (Royal Order of Scotland) Robert Bruce Masonluğun kurucusudur. Belki de bir efsane olmanın çok üzerinde gözüken bu yorumda gerçek payı vardır.
[1] Cowan: loca defterinde kaydı bulunmayan haricî işçi veya çırak.
[2] Deacon: muhakkik
[3] Warden: günümüzde Nâzır, zamanında Üstadı Muhterem.
[4] Masters: ustalar
[5] Clerk: sekreter, yazıcı
Celil Layiktez
Kaynak: Tesviye Dergisi Sayı 45